İslam Hareketinin Kahramanları Hz. Muhammed ve Hz. Ali (2)
Tesadüf de böyledir. Eğer toplumun akideleri ve toplumsal ilişkileri; toplumun mezhep ve sınıflarının niteliği zayiflarsa çeşitli bunalınlar ve çalkantılar toplumun yapısını sarsılmanın eşiğine getirirse böyle bir toplumda tesadüf ektin bir rol oynayıp toplumun önünde yeni bir telikeli çığır açabilir. Bu etki özellikle tesadüfün niteliğiyle tamamıyle bağlantılıdır. Örneğin ; Osmanlı impatorluğunun Şah İsmail'e (savevi devleti'ne ) saldırması gibi. Fakat çeşitli ırk ve toplumlardan oluşan ve Emevi ve Abbas'ı saltanatların devam'ı olan ve çeşitli entikayı tefrikadan oluşan osmanlı imparatorluğun Yavuz sutan Selimin kural ve eğitimdeki aşılamasıyla Savevi devletinin Alevi oluşları nedenleriyle katliamlar duzenlemişlerdir ve Şah İsmail ile Hz. Ali evlatları olan ve çaldıran da olmak şartıyla kırk bin alevi'yi kaltetmişlerdir.
Fakat toplumun alt yapısının sağlam bir dini güçlü ve istikrarlı eğitimine sahip olmadığından yapılan toplumsal örv ve adetlerine bağliğini temeliyle getirdikleri yanliş şekillemeyle insanlara entegıre ettikleri islami felsefesindeki yanlişliklarla bugüne kadar getirdikleri teoriden başka bir değildir.
Fakat Arapların saldırısı; İran için bir tesadüfü. Bu tesadüf, İranın gelecek tarihini belirliyen iran toplumunun bütün alt yapısının değiştiren en büyük etken oldu. Şöyle ki ilk olarak iran toplumu kargaşalı ve bunalınlı bir toplum olmuştu, direniş ve koruyucu gücü etkisizleşmeye yüz tutmuştu. Bu nedenle bu tesadüf karşısında kendi varlığını kaybetti. İkincisi, bu tesadüf özü itibarıyla değinilen üç tesadüfün aksine yönlendirici, apaçık inkilabı bir ideolojiyle donatılmıştı: ( Zerdüşt dininin manevi düşüşü İran toplumunda çok büyük bir düşünce boşluğu yaratmiştı. Sasaniler zamanında ( Mazdek ) ve Mani'nin ortaya çıkışı, İran'ın siyasi rejiminin şiddetli mücadelesine rağmen --Roma imparatorluğunun dini olan-- Hıristiyanlığın hızla İranda yayılışı, İran'ın o dömende canlı bir maneviyata ve yeni bir imana susadığını gösteriyor. Siyasi düzensizlik sınıfsal ayrıcalıklar, halk kitlesinin yokluğu egemen sınıfın zulmü siyasi baskı bu mücadeleyi şiddetlendirmişti. İslam ise bütün bu istek ve dertlere bir çare ve cevab idi.) Nitekim bilindiği ve görüldüğü gibi, İran tarihi açışından bu tesadüf; Ömer'in İran'a saldırı kararında ve arapların savaşta Rüstem'in yenilgisinden başka bir şey değildi. Fakat bu olay: İran'ın geleceğinin belirleyicisi , İran toplumunun bütün alt ve üstyapısını organizasyonu, özellşklerini , daynaklarını kökten değiştiren en büyük etken oldu. Diyeceksinizki neden bu konulara şimdiden üstü açık bir şekilde gündem konusuyla bağlantılı bir düşünce yaratmak istediniz, bunun cevabı Hz. Muhammed'( s.a.a.) din ve Hz. Ali (a.s.) kurduğu islamı hareket'in filizlemesinin ilk etapta İran ve Mısırda gerçekliğini kanıtlamıştir.
Dünyadaki çeşitli toplumlar, özellikle islam ile miladi ( 6. Ve 7. Yüzyıl ) da temasa geçen Asya, Afrika, Avrupa toplumlarının ( Nâs--Sünnet --Tesadüf ve şahsiyet ) leri hakkındaki tesbitlerimizle ayrıca Hz. Muhammed'in (s.a.v. ) ve Hz. Ali ( a.s. ) hayatı şahşıyetleri hakkında elimizde bulunan apaçık tarihi belgelerle, İslam'ın temel ahenk taşlarının yayılışını , insanlık tarıhinin akışının değişimini, bütün incelikleriyle değerlendirebiliriz.
Eğer Hz.Muhammed (s.a.v. ( ve Hz. Ali ( a.s. ) haretenin ( M. Ö. 4. Ve 5. ) çağlarda Atına'da İran'ın medeb'i toplumlarında, Roma^da başlatmiş ve böyle göz alıcı başarılar elde etmiş olsaydık, Hz. Muhammed'ın ( s.a.a. )ve Hz. Ali ( a.s. ) bu inkilabci zaferileri; bu hareketinden sonra insanlık tarihinin akış yolunu değiştirmedeki tam belirleyici ( détérminant ) ve temel neden olan şshşiyeti'nin etkinliği üzerinde süpheye düşürerek, onun şasiyet'nin fonksiyonuna paralel ve aynı değeri taşıyan başka bir öğeyi aranaya kalkişabilirdik.İslam araştırmacıların eğer islam kuruluşundan sonra gerçekleri tamamen korkusuz bir şekilde aktarmiş olsaları idi bugün elde edilecek değişik yönüyle islam hukukunu uygulama zorunluğunu etmiş olacaktık.Fakat sosyoloji, Hicaz'da ki cahili arap topluluğun ince bir şekilde tahlil ve anlizini yapabilirse de, Hicaz'in yakıcı kumlukları üzerinde miladi 7. Yüz yılın ilk yarısını yarı vahşi kabileler arasındaki sosyal, siyasal, dini, fejsefi düşüncelerin insani ve ahlaki duyguların büyük patlama göstermesini; en kısa zamanda bu yanardağın göz kamaştırıcı kıvılcım ve ışınlarının o günkü medeni dünya'yı kendinde sindirirebilmesi; bilimsel bir tarzda açıklaması mümkün değildir.
Burada İran veya Doğu Roma'nın araplara yenilişi söz konusu değildir. Çünkü vahşi kabilelerin medeni toplumlara saldırısı ve onlara karşı zafer elde etmesi büyük ve ileri toplumlar üzerinde hegemonya kurması, tarihte tekkerrür eden bir olaydır. Nitekim miladi üç ve altı. Yüz yıl lar arasında, yarı vahşi barbarların, batının tümünü ve güçlü Roma imparatorluğunn ayaklar altına alarak, çiğneyip geçmeleri; Beynünnehreyn'in medeni şehirleme karşi Milad öncesi 20. Ve 21. Yüzyıllarda Asurlu'ların mamur ve kalkınmış ülkeleri üzerinde egemenlik sağlamaları; İran'ın medeni halkına karşı Moğol ve Godlara saldırıp egemen olmaları bu tip olaylardır.
Eğer Hz. Muhammed (s.a.a.)ve Hz. Ali (a.s.) sadece dağınık , vahşi arap kabilelerini birleştirip 20 yıl geçmeden onları çevik kuvvete dönüştürüp, büyük ve görkemli İran ve Roma imparatorlarını ortadan kaldırtan bir ve iki kahramandan ibaret olsaydı, kuşkusuz, büyük bir işyapmiş, ve tahrihin ona tanıklık ettiği en büyük bir olay sayılırdı.( Buda dikkatinizi bir gerçeğe çekmek istiyorum Hz. Muhammed'in ( s.a.a. )vefatlarından sonra Ömer b. hatab Peygamber'in emirlerine karşi çıkığ bir itilal yapmasaydı. Dünya üstü yönetmenliklerin bu derecede barbarlık bir düzen hal almazdı ? nasıl olsa bu konuları inceliklerine kadar isleyeceğiz. Fakat şüphe yok ki tarih, Hz. Muhammed'i (s.a.a.) ve Hz. Ali ( a.s. ) de büyük olaylar çıkaran iskender, Asur Banibal, Cengiz gibi birisi sayardı. Ama İslam'da en önemsiz şey: Hz. Muhammed'in ( s.a.a. )ve Hz. Ali. (a.s. ) ani askeri fehtileridir. Bu yüzden Muhammed ve Ali adı tarih zihninde Cengiz, İskender, Sezar, Atila Asur, Banibal gibi bir çağrışım oluşturmaz. Tarih onu, Hz. Musa, Hz. İsa, Buda, Zerdüşt, sokrates ile kıyaslar. Gerçi Muhammed, Ali ile bu şahsiyetler arasındaki fark,herkesçe açık bir şekilde bilinmektedir ve bu fark kıyaslanmiyacak kadar büyüktur de.
Büyük üstat araştırmacı yazar sosyolog ünlü düşünür sayın Dr. Ali Şeriat'indilin den bu belgelerle değerlendirdik.
Bu konularımız uzun, uzadıya işlenecek ve detaylı belgeler sergilenecektir Biz çalışmamızın başında da belirtmiştik nasılki sosyalizm felsefesinden Karl marx ile Friedrich Engels'si bir birinde ayıramayız, Mosuluni ile Hitler'i bir birinden ayıramayız ve sosyo ekomomiği ile kapitalizm'in sermaye ekonomi'den ayıramıyorsak Hz. Muhammed'ın (s.a.a.) ve Hz. Ali (a.s. ) de birbirinden ayıramayız. Ayırdığımız zamanda büyük bir çıkmaz sokak'ın içinede girmiş oluruz, ve asla doğruyuda bulamayız.
İslam Hareketinin Kahramanları Hz. Muhammed ve Hz. Ali (1)
Hz. Muhammed (saa) Evrensel Bir Elçi
Resulullah’ın Mizahı
Hz. Peygamberin Siması
Hz. Peygamber’in Sabrı