• Nombre de visites :
  • 752
  • 16/12/2008
  • Date :

 Nasrallah Gazze İçin Ümmete Seslendi

seyyid hasan nasrullah

        Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, İsrail'in uzun bir süredir Gazze halkına uyguladığı ambargoya karşı İslam ve Arap halklarını her Cuma protesto gösterisi düzenlemeye, Mısır sınır kapısını sınırlı bir vakitte değil sürekli olarak açmaya çağırdı.

      Nasrullah'ın bugün akşam saatlerinde al Manar televizyonundan canlı olarak yayınlanan dünya halklarını Gazze için harekete geçmeye çağırdığı konuşmasını sunuyoruz:

Bismillahirrahmanirrahim

       Gazze’deki sabreden ve direnen kardeşlerimiz, bu geniş dünyada herhangi bir pencere ve kapı açılmaksızın haftalardır ambargo altında yaşıyor. İsrail’deki durumu ve Gazze’ye yönelik askeri tehditlerini göz önünde bulundurduğumuz zaman Gazze halkına uygulanan ambargonun yakın bir sürede kırılacağına dair ümit kalmıyor. Bu büyük insani krize karşı hepimizi ümitli olması, sorumluluklarımızın ve görevlerimizin ne olduğunu araştırmamız gerekiyor.

      Filistin’in işgalinden 6o yıl geçmesinin ardından kendimizi, Amerika ve İsrail’in Filistin davasını tasfiye etme girişiminin önünde bulmaktayız. Mesela, işgal altındaki Filistin topraklarının dışındaki Filistinli mültecilerin yurda dönüş hakları konusunda Amerika ve İsrail’in ittifakı, bazı devletlerin desteği ve Arap toplumunun sessizliği ile herhangi bir ufuk görülmemektedir. Filistinli mültecilerin şuan bulundukları ülkelerde devamlı olarak kalmaları için planlar yapılmaktadır.

      Yine kendimizi Kudüs meselesinin önünde buluyoruz. Kudüs Yahudileştiriliyor, Doğu Kudüs’te kalan Arap nüfusu da sürgün ediliyor, herhangi bir gerekçe ile Filistinlilerin evleri yıkılabiliyor.

      Üçüncü olarak kendimizi Batı Şeria’daki Filistinli kardeşlerimizin tedrici olarak sürgün edilmesi girişiminin önünde buluyoruz. Duvar, yaşama hakkının tanınmaması, barikatlar, tutuklamalar ve orada zor şartlar altında yaşamak zorunda kalan kardeşlerimiz… Ve son günlerde de şahit olduğumuz zeytin toplayan Filistinli kardeşlerimize düzenlene saldırılar, el-Halil başta olmak üzere Batı Şeria’nın farklı şehirlerinde Yahudi yerleşimcilerin kardeşlerimize düzenlediği saldırılar…

      1948 sınırların yaşayan Filistinlilerin sürgün edilmesi tehditleri de sürüyor. Hristiyan ve müslüman tüm Filistinliler, sürgün edilme tehdidi altındalar. Livni’ni söyledikleri de sadece bir dil sürçmesinden ibaret değildi. Livni, siyonist parti liderlerinin üzerinde ittifaka vardığı duruşu açıkladı. Bu israillilerin hayalidir. Sürekli olarak kendilerinin de Yahudi olarak isimlendirdikleri devleti kurmak için çalışıyorlar. Bütün bunlar Amerika ve dünyanın desteği ile hatta Filistin halkını desteklemesi ve savunması gerekenlerin anlayışı ile sürmektedir.

      Binlerce Filistinli esirin sıkıntıları da hala sürmekte. Ve Gazze halkı… Gazze, insanların yaşanması mümkün olmayan bir şehre dönüştürülmek isteniyor.

      Kısacası biz bugün Filistin davası ve Filistin davası ile alakalı olan her şeyin tasfiye edilmesi ile karşı karşıyayız. Bu dönemde en önemli konu ise Gazze’ya uygulanan ambargodur. Bu ambargonun hedefi Gazze halkının iradesini kırmak, Filistin halkını çökertmek, Amerika’nın ve İsrail’in şartlarını dayatmak, Filistin halkının hiçbir meşru hakkını gözetmeyen İsrail ile ilişkileri normalleştirme zilletini kabul ettirmektir.

      Geçen 60 yıl boyunca, bu yüce halk direndi, her şeye tahammül etti, bir çok fedakarlıklarda bulundu. Dünyanın Filistin davasını tasfiye etmesine ortak olması, dostların geri adım atmasına, Arap dünyasında kurtulması gereken bir yük olarak algılanmaya başlamasına rağmen 60 yıl Filistin davasını tasfiye etmekten men eden de bu halkın ta kendisidir.

       Bu direnişin en önemli göstergelerinden birisi, son yıllardaki intifa süresince şahid olduklarımız ve şimdi Gazze’de gördüklerimizdir. Gazze’de bugün iki sahne mevcut. Birincisi ambargo, açlık, karanlık, şiddetli soğuk, zulüm ve İsrail’in hava saldırılarıdır. Bunun karşılığında ikinci sahne ise direniş, hak üzerine bağlılık, sebattır. Bunun için delile gerek yok. Hepimiz görüyor ve işitiyoruz. Kadın Çocuk, büyük küçük Gazze halkının haykırışlarını ve açıklamalarını basın yoluyla görüyoruz.

       Bu sahnenin ifadesinin zirvesi ve en gerçeği ise Hamaslı kardeşlerimizin dün Gazze’de düzenledikleri dev kutlamalardır. Bütün bu anlattıklarımdan sonra sorumluluklar araştırılmalı ve sorumluluklar üstlenilmelidir.

      Değerli kardeşlerim

     Şayet 60 yıl önce bu ümmetin liderleri, bu ümmetin hükümetleri, bu ümmetin halkları sorumluluklarını üstlenmiş ve uygun vakitte hareket etmiş olsalardı Filistin işgal edilmez ve nekbe de gerçekleşmez; bu ümmeti, hükümetini ve ordularını zelil düşüren bu gasıp rejim meydana gelmezdi. Filistin halkı hakkında en çirkin katliamlar işlendi. Sadece Filistin’de değil. Bir çok Arap ülkesinde katliamlar işlendi. 60 yılın geçmesinin ardından hala düşmanca saldırılarını sürdürüyor.

      Evet değerli kardeşlerim, insanlar unuttular, nesiller geçmişte ne olduğunu görmezlikten geliyor, tarih ise gerçekleri yansıtmıyor. Fakat sizler yarın ilahi adalet mekanında Kıyamet gününde ne unutkanlığın, ne görmezden gelmenin ne ihmalin ne de gerçekleri altüst etmenin olmayacağını söylemek istiyorum.

     Sessiz kalanlar, İsrail işgaline karşı çıkma ve Müslüman Arap dünyasının kalbinde terörist İsrail devletinin kurulmasını engellemeye güçleri yettiği halde herhangi bir şey yapmayanlar Kıyamet gününde sorulacak ve şiddetli hesaba çekileceklerdir.

     Şayet dedeler ve nesiller sorumluluklarını üstlenmiş olsalardı bütün bu katliamlar, bütün bu ambargo, zelil durum ve 60 yıldır halkımızın yaşadıkları gerçekleşmeyecekti.

Şimdi kendimizi aynı sorunun karşısında buluyoruz. Hükümetler, halklar, liderler, dini ve siyasi merciler, partileri fraksiyonlar ve sendikar olarak nasıl tasarrufta bulunacağız?

      Ey değerli kardeşlerim dün Arap Ulusal konferansı, Arap Genel Partiler Konferansı ve İslami Ulusal konferansı İslam ve Arap halkların sorumluluklarını üstlenmesi, Filistin halkıyla dayanışma içinde olmak ve ambargoyu kırmak için tüm Arap ülkelerinde mühim bir çağrıda bulundu. Bu konferans açıklamasında Cuma gününden itibaren halkların etkinliklere, yürüyüşe başlaması çağrısında bulundu.

     Biz, Hizbullah ve Lübnan’da Lübnan İslami Direnişi olarak, bu çağrıya geniş katılımla tün Arap ve İslam ülkelerinde yanıt verilmesini istiyoruz. Bu adımın, içinde bulunduğumuz merhalede en azından yapılması gerekli olan bir adım olduğunu düşünmekteyiz.

     Mısır’daki kardeşlerimize, Mısır ve Mısır hükümetlerine çağrıda bulunuyor, Gazze halkı için belirli günlerde değil sürekli olarak Rafah sınır kapısını açmalarını istiyoruz. Biz bu tarihi ve cesur adımın Mısır tarafından atılmasını istiyoruz. Ümmet ve tarih, Mısır bu duruşunu hatırlayacaktır. Rafah sınır kapısı ile ilgili anlaşmalar, şayet insani ve İslami büyük bir krize yol açıyorsa ve sonucu savaş suçu ise bu anlaşmaların hiçbir insani, ahlaki, dini temeli yoktur.

      Evet ben Mısırlılara sesleniyorum.

Şimdi pazarlık zamanı değildir. Önümüzde gerçekten de çok acı bir tablo var. Gazze’de yüzlerce hasta ölmektedir. Yüzbinlerce kişi açlık ve karanlık içerisinde yaşamaktadır. Bu tablo sizlerden tarihi ve sorumluk sahibi bir duruş beklemektedir. Şayet bu duruşu sergilerseniz ümmetin tamamı sizin yanınızda olacaktır. İslam konferansı örgütü ve Arap Birliği de sizin böyle bir duruş sergilemeniz halinde yanınızda duracaktır.

       Bugün hepimiz sorumluluk üstlenmeli ve harekete geçmeliyiz. Cuma günü başlayacağımız eylemler Cuma günü sona ermeyecek. Gazze’deki kardeşlerimiz üzerindeki ambargoyu kırmak ve merkezi davamız olan Filistin davasına karşı duruşumuzu göstermek için Cuma günü, harekete geçişin başlangıcı olacak.

     Bugün sizlere İslami, insani ve ulusal bakış açısıyla seslenmek istiyorum. İnsani bakış açısıyla, tüm dünyaya tüm insanlara ve özellikle de efendimiz İsa’nın doğum gününü kutlamaya hazırlanan Hıristiyanlara çağrıda bulunuyorum. 60 yıl geçtikten sonra İnsan Hakları Günü’nün kutlayan dünyaya sesleniyor ve 1.5 milyon Gazzelinin açlık, hastalık ve ölüme karşı mücadele ettiğini hatırlatıyorum.

      İnsanın onuruna, insani değerlere, insan haklarına inanan herkese davette bulunuyorum. Dünyadaki tüm dini, siyasi, insani, hukuki ve kültürel mercilere çağrıda bulunuyorum. Vatikan’dan tüm kiliselere çağrıda bulunuyor ve şu soruyu soruyorum: “Efendimiz İsa, topraklarına ve haklarına bağlı kaldıkları suçundan ötürü 1.5 milyon insanın ambargo altında yaşamasına razı olur muydu? “

      Ve sayıları bir milyarı aşan Müslümanlara sesleniyorum. Ey Müslüman kardeşlerim! Hepimiz “Büyük peygamber Muhammed’in (S.a) dinine bağlı olduğumuzu” söylüyoruz. O bize “Müslüman müslümanın kardeşidir” dedi. O bize “Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir” dedi. O bize “Müslümanların işlerine önem vermeyen kişi Müslüman değildir” dedi. O bize “Bir adam Ey Müslümanlar neredesiniz diye çağrıda bulunduğunda, yanıt vermeyen bizden değildir” dedi.

      Ey Müslümanlar! Dinimiz mazlumlara ve ihtiyaç sahiplerine dinidir. Bugün Gazze’deki 1.5 milyon Müslüman , yanlarında olmalarımız için bize çağrıda bulunuyor. Dini, şer’i ve İslami görevimiz, uygun bir karar almamız değil midir?

      Bugün dünyanın her bir tarafında hacıların sağ salim evlerine dönmeleri kutlanıyor. Gazze’lilere önem vermek, onların yanında durmak, onlara yardım etmek Allah katında, Allah’ın evini hac etmekten önemsiz değildir. Hatta Allah katında kabul edilen bir hac, doğru bir hac olduğunun ifadesidir. Mina’da şeytanı taşlayanlara ve tüm hacılara sesleniyorum: Sizin haccınız bugün burada Cuma günü ve Cuma’dan sonra kendisini tekrardan ifade ediyor. Cuma ve Cuma’dan sonra caddelerdeki duruşunuzda, haykırışlarınızda; bu halkı destekleyişinizde, dünyadan 1.5 milyonluk din ve iman kardeşiniz üzerindeki bu ambargoyu kırmasını talep edişinizde kendisini ifade etmektedir.

     Yine ulusal (Arap) bakış açısıyla, Arap halklarına seslenmek istiyorum. Araplığı ile övünen, Arapların kahramanlığından, yürekliliğinden söz eden herkese sesleniyorum: Bu Arap duygularınız nerede? Kahramanlığınız ve yürekliliğiniz nerede? 1.5 milyon Arap insan Gazze’de, karanlık ve açlık ile kuşatma ve askeri tehdit altında yaşıyor.

Evet kardeşler! Tüm insanlar! Tüm Müslümanlar ve Tüm Araplar!

       Bu konferansın davetine ve Gazze halkının haykırışlarına tüm Arap ve İslam ülkelerinde olumlu yanıt vermenizi istiyorum. Biz Lübnan’  inşallah bu görevimizi yerine getireceğiz. Bunu yapmakla diğer sorumluluklarımızdan kurtulmuş olmuyoruz. Fakat dediğim gibi bu etkinlik, yapabileceğimiz en az bir şeydir. Ben bu konferanslar ve hareketler arasında koordineli çalışarak Gazze ambargosunu kırmak için ortak kararlar almaya ve ortak adımlar atmaya çağırıyorum.

     Tüm Lübnanlılara çağrıda bulunuyorum. Burada İnsani bir mesele, insani değerlere dair bir mesele, insanların haklarına dair bir mesele, insanın onuruna dair bir mesele var, din ve kan kardeşlerimizle ilgili bir mesele var. Bu mesele 14 martçılarla yada 8 Martçılar, herhangi bir grupla diğerleri arasındaki bir mesele değildir.

      Biz Hizbullah olarak, diğer hareketler ve kardeşlerimizle ortak toplantılar ve protesto gösterileri düzenleyeceğiz. Biz, güney Lübnan’da dev bir protesto gösterisi düzenleyeceğiz. Ben, insanların güney Lübnan’a gelmelerini istemiyorum. Kendi şehirlerinde yapılacak toplantılara, protesto gösterilerine katılmalarını istiyorum.

      33 gün süresinde düşmanın bombardımanına maruz kalan, evleri yıkılan fakat direnen, izzetli duruş sergileyen güney Lübnan’daki kardeşlerime sesleniyorum.

      Ey kardeşlerim! Gazze’de ambargoya maruz kalanlar sizlerin kardeşlerinizdir. Direniyorlar, taviz vermiyorlar, gözleri sizlere, İslam ve Arap dünyasına bakmaktadır.

      Sizleri, Gazze’deki Filistinli kardeşlerimizi ve direnişi desteklemek, Gazze ambargosunu kırmak için Cuma günü saat 14:00’de geniş kapsamlı, etkili protesto gösterileri düzenlemeye ve katılmaya çağırıyorum.

     Her ne kadar tehditlere ve zorluklara maruz kalsanız da geçmişte de olduğu gibi sizler davete icabet edenlersiniz.

     Allah’ın selamı üzerinize olsun.

     velfecr

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)