• Nombre de visites :
  • 1660
  • 24/10/2007
  • Date :

EL FETİH, HAMAS'A NASIL SALDIRACAĞINI ŞAŞIRDI!

                         

EL FETİH, HAMAS'A NASIL SALDIRACAĞINI ŞAŞIRDI!

 

09/09/2007

 Amerika ve Siyonist İsrail'in emirleri ve tavsiyeleri ile hareket eden el-Fetih lider kadroları, İslami Direniş Hareketi Hamas'ın,  Filistinliler ve dünya kamuoyu nezdindeki itibarını sarsmak için her türlü gayri ahlaki yöntemi kullanmakta, yalan ve iftira dolu haberleri haber ajanslarına sunmaktadır. Zira dün cuma namazını bahane ederek kaos çıkarmaya çalışan fitnecileri, kaosa, fitneye ve hukuksuzluğa müsamaha gösterilmeyeceğini ortaya koyan Tenfiz kuvvetlerini, dünya basınında, hatta kendi basınımızda dahi nasıl olumsuz yansıtıldığına şahid olduk.

 

Aslında bizler El Fetih'in ve fitneci medyanın bu tür iftiralarına alışığız. Medyamızın da alet olduğu bu yalan haberleri ara ara sizlerle paylaşıyor, kimler tarafından ne maksatla ortaya atıldığını delilleriyle sunuyoruz. Ancak özellikle son zamanlarda El-Fetih tarafından Hamas aleyhinde ortaya atılan en önemli saldırı kampanyası olan 'Hamas'ın Şii olduğu ve bölgede İran adına faaliyetlerde bulunduğu' söylemi ile mezhebi nifak konusu haline getirip Hamas’a sünnilerin verdiği destek kesilmek isteniyor.

 

Uzun zamandır – Gazze ıslah operasyonlarına kadar- Muhammed Dahlan tarafından sık sık dillendirilen ve miting alanlarına kadar sloganlarla yansıtılan bu karalama kampanyasına artık El Fetih'in hemen hemen tüm liderleri, yayın organları ve El Fetih'in enformasyon merkezi de ortak oldu.

 

Hamas lideri Halid Meşal'in 02.22.2006 tarihinde, İmam Humeyni'nin torunu ile bir görüşmesinde söylediği: "Hamas, İmam Humeyni ruhunun çocuğudur" sözü bugün el Fetih yayın organlarında manşet edilmiş, neredeyse Filistin için işgalden de daha tehlikeli bir unsur olarak Hamas hareketi lanse edilmiş durumda. İddialara göre Hamas, İran'ın şii yayılmacılığı politikasının bir ileri karakolu görevi görüyor. İşin en ilginç yanı ise el Fetih bunu bir 'Sünni' müdafaası olarak yapıyor.

 

El Fetih yayın organlarında delil olarak Hamas'ın bağlı olduğu İhvan-ı Müslimin(Müslüman Kardeşler)'in Hizbullah'a olan desteğinden tutun, vahdet çağrıları’na kadar onlarca konu sıralanıyor. Ve Hamas'ın ipinin çekilmesinde son noktayı Halid Meşal'in İmam Humeyni hakkındaki bir makalesini koyuyor.

 

İşte El Fetih'in Hamas'ın Şii politakası güttüğüne yönelik getirdiği delillerden biri olan Halid Meşal'in makalesinden alıntılar:

 

 

‘’İmam Humeyni hakkında söz söylemek ne kadar zordur. Allah, onunla ümmeti ayağa kaldırdı ve tağutların tahtlarını yerle bir etti.

 

Uzun yıllar vatanından uzakta, sürgünde yaşamasına rağmen Filistin'den, mazlum Filistin halkından ve İslam'ın kutsallarından söz etmekten geri durmadı. İranlı ve diğer müslüman gençlere Filistin devrim saflarına katılmaları, zenginleri de mallarından mücahidlere zekat vermeleri yönünde fetvalar veriyordu.

 

Farklı millet ve mezhepleri barındıran İslam ümmetini vahdete çağırıyordu. Zira vahdet, kurtuluşun, zaferin ve izzetin yoludur.

 

İslam devrimi, İran'da başarıya ulaşır ulaşmaz İmam Humeyni, konuşmalarında ve açıklamalarındaki şeyleri uyguladı. Tahran'dan fareler gibi kaçan İsrail'in diplomat ve görevlilerinin çalıştığı siyonist düşmanın elçiliğini kapatarak elçilik binasını Filistinlilere, yani gerçek sahiplerine devretti. O bununla, bir İslam ülkesinde yahudi işgalcinin bayrağının bulunmasının caiz olmadığını ilan ediyordu.

 

Allah ona rahmet eylesin "Bugün İran, Yarın Filistin" sloganını haykırıyor ve müslümanları Kudüs etrafında birleştirmek için 'Dünya Kudüs Günü'ne çağırıyordu. Ve o gün değil midir müslümanlar o gün birleşir, senelik olarak gösteriler yapar ve Filistin'e, mukaddesata bağlılıklarını gösterirler.

 

İmam her konuşmasında "Her müslüman bir kova su alıp dökse, İsrail'i sel alır" sözünü tekrarlıyor, bununla da müslümanların birliğinin kurtuluş, zafer ve izzete giden yol olduğunu vurguluyordu. Allah'ın yardımına yakinen inanmış birisi olarak "İsrail'in, ortadan yok olması gerekir. Kudüs, müslümanların toprağıdır. Ve müslümanlara dönmesi gerekir" demekteydi.’’

 

 

 

Evet, bizler çok iyi biliyor ve şahid oluyoruz ki İttihad-ı İslam'ı savunmak sözümona '’Sünni’’ dünyadan ‘’Şii’’ damgası yemek, ‘’Şii’’ dünyadan da 'Sünni' damgası yemektir, hatta malum odaklarca ‘işgalcilerden ve İslam düşmanlarından daha da tehlikeli fitneciler’ olarak da muamele görmeye kadar varan bedeli ağır bir kutsal yüktür Ancak konumuz o ki; El Fetih ne zamandır dinden, İslam’dan bahseder oldu da şimdi ‘’Sünni’’ maslahatı gözetmeye başladı? Ne zamandır El Fetih liderleri vakit namazlarını kılar oldular da şimdi Cuma namazlarının caddelerde kılınmasına teşvik ediyorlar? El Fetih, bu fitneci ağızla ne kendilerinin ‘’İslamcı’’ olduklarına inandırabilir, ne de kökünden sünni olan bir İslami Hareketin ‘’şii’’  olduğuna. El Fetih bu kirli saldırılarıyla sadece fitneci ve saldırgan yüzünü bir kez daha aşikar etmektedir.

 

Filistinlilere sırtını dönerek İsraillilere kucak açan Mahmud Abbas dünkü açıklamasında: "Hamas'a bağlı darbecilerin namaz kılan mü'minler hakkında işlediği suçlar kalbi sızlatmakta ve yıllardır Siyonistlere karşı on yıllardır cihad eden bu halka karşı utanç hissetmektedir" diyor.

 

Herşeyden önce Abbas, Filistin topraklarında, direnişten, cihaddan ve İslam'dan söz edecek en son kişilerdendir. Hamas'ın, Gazze'de hakimiyeti ele geçirmesinden önce, mescidlerde katliamlara imza atan, 6 aylık bebekleri, çocukları öldüren, mücahidleri kurşuna dizen, daha bir kaç ay önce Gazze'de Hamas'lı göstericilere İsrail polislerinden farksız bir şekilde saldıran polisler Abbas'ın emirleriyle hareket etmemişler miydi?

 

Siyonistlere füze atan Filistinli direnişçilerin görüldüğü yerde vurulmasını, direnişçilerin silahlarının toplanmasını, Batı Şeria'daki Hamas mensuplarına saldırı emirlerini veren yine Abbas değil miydi?

 

Hamas, aylardır Abbas'ı diyaloğa çağırmakta ama Abbas, İsrail ve Amerika'dan aldığı emirler ve tavsiyelerle hareket ederek bunu reddetmekte, Filistin kasabı Olmert'in yanında gülerek basına verdiği demeçlerde Hamas'ı kastederek "katillerle görüşmem" diyebilme yüzsüzlüğünü gösterebilmektedir.

 

Bu durumda Abbas, hangi vicdanla Filistin halkına karşı Hamas'ın el-Fetih militanlarının kargaşa çıkarması karşısında aldığı güvenlik tedbirlerinden dolayı utanç duyduğunu, kalbinin sızladığını söyleyebiliyor?

 

Ya da Mahmud Abbas’ın danışmanı Nebil Amr, hangi yüzle "Hamas'ı şiddetle kınıyoruz. İslam’ın ilk yıllarında da sahabeler büyük eziyet gördü, Müslümanların namaz kılmaları taşlarla, sopalarla saldırılarak engellendi. Bugün yaşananlar o günlerdekinin aynısı" diyebilme ve İslam dünyasını tepki göstermeye çağırma cür'etini gösteriyor.

 

Uzun lafın kısası El Fetih nasıl fitnecilik yapacağını şaşırmış durumda, iftiraları ise zihinlerde Saddam'ı canlandırıyor adeta.

 

{لَئِن لَّمْ یَنتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِینَ فِی قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْمُرْجِفُونَ فِی الْمَدِینَةِ لَنُغْرِیَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا یُجَاوِرُونَكَ فِیهَا إِلَّا قَلِیلاً }

 

" Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine'de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lanete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.  " 

 

 

Kudüs Yolu

 

 

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)